.
   
  ...::::ANTAKYA HAKKINDA HERŞEY BU SİTEDE::::...
  ...KÖPRÜ İÇİN SÖYLENENLER...
 

Köprümüzü geri isteyelim mi?
 
 
Asi (Orontes), ününü Antakya (Antiochia)'ya borçludur. Antakya gelişip
büyüdükçe, o da tarih sayfalarına adını Antakya ile beraber yazdırmıştır.
Aslında o, Antakya kurulmadan önce de vardır. Binlerce yıl, etrafında kurulan
medeniyetlere hizmet etmiş, bereket taşımıştır. Ama asıl ününü ona Antiochia
kazandıracaktır. O da buna duyarsız kalmaz. Nimetlerini, tüm güzelliklerini
Antakya'ya bahşeder. Açtığı derin vadi vasıtasıyla yazları sıcak Antakya'ya
denizden serin rüzgarlar taşır. Çevresi yeşilliklerle dolu, havzasında su
kaynakları oldukça fazladır. Bolca yağmur getirir; yağmur da tabiatı coştururdu.
Limon, turunç, şekerkamışı gibi meyveleriyle meşhur olan Antakya bahçeleri Asi
kenarında sıralanır ve nazlı nazlı dönen su dolapları (naura) ile nehirden
sulanırdı.

Asi cömerttir. Lübnan'ın Bekaa vadisinde başlayan yolculuğu boyunca,
Samandağı'nda denize ulaştığı noktaya kadar uğradığı her yere hayat verir.
Coğrafyasındaki diğer nehirler Seyhan, Ceyhan, Dicle, Fırat hep kuzeyden
güneye doğru akarken o, tersine akar: Güneyden kuzeye! Doğaya başkaldırığı
için mi yoksa deli dolu akışı dolayısıyla mı Asi denmiştir bilinmez.

Bir yardımcısı daha vardır Antakya'ya hayat veren: Amik Gölü. Amik doğal bir
havuz görevi görürdü. Asi, Antakya'ya varmadan önce son molasını burada
verir, fazla sularını burada bırakırdı. Ovaya can verir, su kuşlarına ve ta
Meksika Körfezi'nden göç eden yılan balıklarına üreme imkanı sağlardı.
Balıkçılar nehirde balık avlar, uçuşan martılar onlara eşlik ederlerdi. Şah
Sineması'nın çatısına konmuş, beyaz bir örtü gibi kaplamış martıları bugün gibi
hatırlarım.

1938'de başlayan rüya 1968 yılında nihayet gerçekleşti! Sıtma belası
kökünden kazındı! Hem de ne kazımak. Ölüm gelmiş cihane, sıtma bahane. Bir
emel uğruna doğanın katledildiği yetmezmiş gibi 1700 yıllık tarihi de
gözlerimizin önünde yıktılar. Öyle bir köprüydü ki, neler görmüş, üzerinden nice
krallar, padişahlar geçirmiş, nice depremlerle sarsılmış, yüzbinlerce
Antakyalının ölümüne tanıklık etmişti.

Kesin olmamakla beraber köprünün M.S. 300'lü yıllarda Roma İmparatoru
Diocletian tarafından yapıldığı tahmin edilir. Köprü sel yaranlara sahip üç ayaklı
ve yüksek olmayan eliptik kemerli idi. Seyyahların anlattığına göre köprünün
genişliği, ancak üç devenin yan yana geçebileceği kadardı. Antakya 'nın, iki
yüzü kesme taşlarla kaplanmış ve oldukça sağlam inşa edilmiş meşhur
surlarındaki birkaç ufak kapıdan başka altı büyük kapısı vardır. Bunlardan biri
de Asi'yi geçen, nehir üzerindeki taş köprüde bulunan Bâb-el Medîne'dir.
Gravürlerde görüldüğü gibi köprünün şehir tarafındaki bu yüksek Köprü Kapısı
kentin, günün ilk ışıkları ile açılan, gün batımıyla birlikte kapanan tek kapısıydı.
Şehrin merkezinde bulunan köprüden şehre giren veya çıkan her atlı ve yük
hayvanı için belli bir ücret alınırdı. 1700 yıllık hayatında defalarca onarıldı. Ona
kimse kıyamadı. Şehrin göz bebeğiydi.

1972 yılının Haziran'ında bile olsa yaşlı, yorgun ama dimdik ayaktaydı. Bir vincin
tepesinden sarkıtılan demir güllenin darbeleriyle yıkılırken sesini bile çıkarmadı.
Çünkü gururluydu. Peki, o mağrurdu da biz neydik? Durup öylece yıkılışını
seyrederdik. Hiç merak ettik mi o köprünün taşları, parçaları ne oldu? Yıkımı
yapan firmaya bunları ne yaptığını kimse sormaz mı? Düşünüyorum da, bugün
olsa o köprüyü yıktırır mıydık?

Peki ya bugünkü köprüye ne demeli? Alelacele yıkılan güzelim köprünün yerine
yapılacak köprü bu mu olmalıydı? Üç adet dikmenin üzerine serilen tabla ile
geçiştirilen bu köprü, kentin tarihine yakışıyor mu? Bugün, tarihî taş köprünün
yıkılmasının tarihî bir hata olduğu, kısık seslerle de olsa itiraf edilmektedir.
Nitekim, köprü yıkıldıktan bir yıl sonra derhal çıkarılan kültür varlıklarını
korumaya ilişkin yönetmelik, bunun bir pişmanlık olduğunu desteklemektedir.

Bürokrasi Antakya'ya bir özür borçludur. Dahası Antakya'ya bir köprü borcuna
sahiptir. O zaman şunu yüksek sesle söylemenin zamanı gelmiştir: Köprümüzü
geri istiyoruz!

 
  TOPLAM ZİYARETÇİ===>>> 34503 ziyaretçi (53015 klik)  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol